Tasarruf Bilinci

Tasarruf, en basit tanımı ile zevk ve sorumluluklar arasında denge kurabilme çabasıdır. İnsanlar, sınırsız ihtiyaçlarını kıt kaynaklarla karşılayabilmek için sınırsız isteklerini limitlemek zorunda olduklarının farkına vardıklarında, tasarruf eylemi başlar. İsteklere limit koymak, psikolojik olarak yıkıcı bir eylemi çağrıştırıyor olabilir ancak göz ardı edilmemesi gereken nokta, ihtiyaç ve istek arasındaki farkı doğru tanımlayabilmektir.

Diğer taraftan, tasarruf eylemi gerçekten yıkıcılık ya da tahrip edicilik parametrelerini içerisinde barındırıyor olabilir. Örneğin; tasarruf yapmak adına sağlık harcamalarını kısıtlamak tahrip edicidir. Ya da bir şirket için tasarruf etmek adına aklına gelen ilk çözümün kadroyu daraltmak olması da yıkıcılık içerir. Doğru yatırım tasarrufun karşıtı değil, destekleyicisidir. Tasarruf etmek öncelikle israf etmemektir. Şirketlerde iyi bir planlama olmaması israftır. Yalın prensiplerle yönetilmeyen bir üretim hattı israftır. Düzen ve tertipten yoksun bir ofis israftır. Çalışanların fikirlerinden yararlanmamak israftır. Daha pek çok örnek saymak mümkün. Sonuç olarak, israf azaldığında tasarruf doğal bir biçimde artacaktır.

Modern çağ insanının belki de en büyük zafiyetlerinden birisi israf olabilir. Maddi ve manevi her alanda umarsızca, sorumsuzca bir tüketim çılgınlığı içerisinde olduğumuz aşikâr. Dostlukları hızla tüketmek, sevgiyi israf etmek, saygıyı kolayca harcamak, toplumsal değerleri rahatlıkla fırlatıp atmak israf değil midir? Manevi anlamda tasarrufu değer edinmemiş bir toplumun maddi değerlerde tasarruf sağlaması ne kadar mümkün olabilir.

Tasarruflu olmak, maddiyatın ötesinde bir yaşam felsefesi ve değerler bütünüdür. İçinde bulunduğumuz tasarruf haftasında tasarruf bilincini geliştirmek ve bu konuda rol model olmak kamu ve özel kurumlar başta olmak üzere toplumun her kesimi için önemli bir sosyal sorumluluk olmalıdır.

Yazar: Çınla Sarıkaya

paylaş